Bir an için pandemi öncesine gidelim, gidelim ve tabloya bir bakalım.
İnsanlar çılgın gibi tüketiyordu. Restoranlar, kafeler genelde tıklım tıklım doluydu.
Bazı evlerde kişi başına bir araba vardı. Yani kişi başına karbon salınımı son derece yüksekti.
Sit alanlarının imara açılması, ticari faaliyetler için ormanların yok edilmesi bile kanıksanmaya başlanmıştı. Denizler kirlenmişti ve kirlenmeye devam ediyordu.
Dünyanın doğal kaynaklarının bir emanet olduğunu ve gelecek nesillere aktarılması gerektiğini unutan insanlar; suyu, havayı ve tüm kaynakları kirletip hızla tüketme konusunda yarış eder gibiydi.
Savaşlar tekrar başlamıştı, çocuklar ölüyordu.
Analar ağlıyordu... Şiddet ve korku sevginin önüne geçmişti.
Sonra bir gün, bir virüs çıktı ve tüm dünyayı dize getirdi.
Tüm planlar, programlar durduruldu.
Tüm dünya insanlarının ortak amacı hayatta kalmaktı, artık. Bunun için eve kapanmak, içine bakmak, temizliğe özen göstermek, bağışıklık sistemini güçlendirmek, en yakınlarınla bile araya mesafe koymak gibi konular benimsenmeye başlandı.
Herkes daha bir eşit olmaya başladı. Artık parası olan da uçağa binip yurt dışına gidemiyor mesela. Restoranlar, AVM' ler boşalmaya başladı. Belirsizlikler, korona haberleri hepimizin içini fazlaca sıkmaya başladı. Küresel faaliyetler bir anda büyük oranda son bulmak zorunda kaldı.
Ne var ki, bu süreçten öğrenmemiz gereken çok şey var.
Kıymetini bilemediğimiz özgürlüklerimiz varmış ve bunlar çok ama çok değerliymiş.
Her şey bir anda altüst olabiliyormuş.
Önemsemediğimiz konular bir anda en önemsediklerimiz olabiliyormuş.
Yapılması gereken ve yapılmamış ne çok şey varmış.
Kendi kendine yetmek ve üretmek ne kadar önemli ve değerliymiş.
Görmediğimiz, çok küçük şeyler hayatımızı büyük oranda değiştirebiliyormuş.
Tüm dünya insanları aslında birmiş, dünyanın bir ucundaki bir sorun akabinde bizi de etkileyebiliyormuş (kelebek etkisi).
Doğanın insana değil, insanın doğaya ihtiyacı varmış.
Özgürce hareket edebilmek çok değerliymiş.
Rahatça nefes alabilmek ve korkusuzca sevgiyle yaşayabilmek gibisi yokmuş.
Alışkanlıklar, kolay olmasa da değiştirilebiliyormuş.
Daha neler, neler...
Comments